
cumartesi gecesini onunla geçirmişsek eğer,pazar sabahı beyoğlu'na çıkardık erkenden.istiklal caddesi,gecenin yorgunluğunu atamamışken henüz,dükkanların kepenkleri bir bir açılırdı.mevsim ne olursa olsun,o saatlerde cadde boydan boya bahar kokardı.ben istiklal caddesi'nin en çok bu halini severdim.bu kimsesiz,akşamdan kalma halini.onunla tek tek sahafları dolaşırdık.o,tozlu kitapların üstünde uyuyakalmış kedileri severdi.raflarda onun aradıklarını ondan önce bulur,onu mutlu ederdim.eski fotoğraflar satın alırdım ona,gözleri ışıldasın diye.sonra her zamanki cafe'ye otururduk.o kitaplarını heyecanla okumaya başlarken,ben de bir koşu gider mustafa amca'dan onun en sevdiği kahveyi alırdım.-mustafa amca;cafe'nin sahibi olmakla birlikte,aylar sonra dönebildiğinizde,"haber vermeden çekip gittiniz" diye tatlı tatlı sitem eden biridir.- bizim kahvaltımız bittiğinde öğlen olmuş,insanlar caddeye akın etmeye başlamış olurdu.bizde toparlanıp tünele doğru yürürdük.picantede burrito ve margarita ısmarlardım ona.yüzü gülerdi.sonra o kalabalıktan evimize kaçardık.şimdi aklıma geldikçe o günleri çok özlüyorum,
Seni çok özlüyorum kardeşim.